Üniversitemizden, Çölyakla Mücadele Günü Münasebetiyle Bilgilendirme Toplantısı ve Farkındalık Yürüyüşü

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından 9 Mayıs Dünya Çölyakla Mücadele Günü kapsamında bilgilendirme toplantısı ve farkındalık yürüyüşü yaptı. Toplantıya Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esra Dilek Keskin, Üniversitemiz Başhekimi Prof. Dr. Turgut Deniz, Başhekim Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Cihat Şanslı, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve hasta yakınları katıldı.

Bilgilendirme toplantısının açılış konuşmasını Üniversitemiz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fulya Gülerman yaptı. Prof. Dr. Gülerman, “Çölyak hastalığı, buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan gluten proteininin neden olduğu bir ince bağırsak hastalığıdır. Dünyada en sık rastlanan genetik hastalıktır, yaşam boyu süren tek besin alerjisidir. Yapılan araştırmalar dünya genelinde çölyak hastalarının sayısının arttığını, son elli yılda çölyak hastalığının eskiye oranla 4 kat fazla görüldüğünü ortaya koydu. Genetik yatkınlık, ikizlerde tek yumurta yüzde 70, çift yumurta yüzde 10, kardeşlerde göreceli risk yüzde 20-60, birinci derece akrabalarda yüzde 5-20dir. Gluten, Tahıllardaki ‘protein’ kısım, hamura kıvam ve esneklik kazandıran protein grubudur” diye konuştu.

Kırıkkale ili okul çocuklarında çölyak hastalığı tarama projesi yaptıklarını söyleyen ve çölyak hastalığı hakkında temel bilgiler veren  Prof. Dr. Gülerman, “Bu çalışma ile ülkemiz genelinde yüzde 1-2 oranında saptanan çölyak hastalığı sıklığını bir Anadolu kenti olan Kırıkkale ilimizde okul çağı – ergen çocuklarda belirlemek (06-16 yaş), bölgemizde çalışan aile hekimleri ve pratisyen hekimler ile ebe-hemşire, yardımcı personelinin çölyak hastalığı konusundaki bilgi ve farkındalıklarını arttırmak, ilk-orta eğitim öğrencileri ve ailelerini de bilgilendirerek toplumsal farkındalığı oluşturmak amaçlandı. Çölyak hastalığı, bebek, çocuk, ergen, erişkin, yaşlı, her yaşta ve cinsiyette ortaya çıkabilir. Asıl olarak bir bağırsak hastalığı olması nedeniyle tipik olarak ishal, karın ağrısı, karın şişliği ve kilo kaybı ile seyredebilir. Özellikle bebek ve küçük çocukların sık tekrarlayan veya geçmeyen ishallerinde mutlaka araştırılmalıdır. Çölyak hastalığı, bebek, çocuk, ergen, erişkin, yaşlı, her yaşta ve cinsiyette ortaya çıkabilir. Asıl olarak bir bağırsak hastalığı olması nedeniyle tipik olarak ishal, karın ağrısı, karın şişliği ve kilo kaybı ile seyredebilir.  Özellikle bebek ve küçük çocukların sık tekrarlayan veya geçmeyen ishallerinde mutlaka araştırılmalıdır. Belirtileri baskın olan hastalarda tanı koymak ileri tanı yöntemleri ve ince bağırsak biyopsisi yapılarak mümkün olur. Toplum sağlığı açısından önemli olan konu, belirtileri tam oturmamış, silik veya başka hastalıkları anımsatan bulguların ön planda olduğu çölyak hastalığını erken tanımaktır. Amaç, erken tanı ile gerekli önlemlerin alınarak doğru tedavinin erken dönemde başlanması, böylece kişiye, aileye ve topluma en fazla yararın sağlanmasıdır. Ek olarak; gereksiz ve yararsız, maliyeti arttıran birçok tetkik ve tedavinin de önüne geçilmiş olacaktır. Şu an için halen hastalığın tek etkin tedavisi, sıkı bir şekilde yapılması gereken ‘glutensiz diyet’ uygulamasıdır” dedi.

Üniversitemiz Gastroenteroloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Gök Sargın, “Çölyak hastalığı, buğday, çavdar veya arpa gibi gluten içeren ürünlerin alınmasıyla tetiklenen, genetik olarak yatkın bireylerde, multisistemik bir immünolojik hastalıktır. Gastrointestinal ve ekstraintestinal semptomlardan tamamen asemptomatik bir duruma kadar uzanan geniş bir klinik spektruma sahiptir. Yetişkinlerin yüzde 40-50'sinde sıklıkla kronik ishal, kilo kaybı, şişkinlik ve gaz, şişkinlik ve karın rahatsızlığı olarak kendini gösterir. Hastaların en az yarısında çölyak hastalığının yalnızca ekstraintestinal veya atipik belirtileri vardır. Tedavi edilmemiş çölyak hastaları, vakalarının yüzde 40 -50'sinde asemptomatik aminotransferaz yüksekliği yol açabilir. Osteoporoz ve kadınlarda infertilite ile ilişkilidir. Yaşam boyu glutenden kaçınma, şu anda mevcut olan tek tedavidir. Glutensiz diyet konusunda uzmanlığa sahip bir diyetisyenle konsültasyon, hastaların eğitimi, yeni diyete uyumunun kolaylaştırılması ve gizli gluten maruziyetinin en aza indirilmesi için önemlidir. Katı bir glutensiz diyetin yanında sağlıklı ve dengeli bir GFD'yi sürdürmek de önemlidir. Pek çok ticari glutensiz gıda, karbonhidrat ağırlıklı, lif oranı düşük ve besin değeri düşük olan beyaz pirinç, mısır ve patates ile hazırlanır ve fazla kilo alımına, kabızlığa ve beslenme yetersizliklerine yol açabilir. Sağlıklı bir GFD, meyve-sebze, tam tahıl, lif, protein, süt ürünleri ve sağlıklı yağlar içerir. Çoğu hasta için multivitamin, demir, kalsiyum ve D vitamini içeren besin takviyeleri de önerilmelidir” şeklinde konuştu.

 

Üniversitemiz Uzman Diyetisyeni Ayşenur Aslan, “Çölyak hastalığı, Ülkemizde sık görülen, az ve zor tanı alan, yaşam boyu süren bir sağlık sorunudur. Her yüz kişiden biri çölyaklı ve Ülkemizde 100-200 çocuktan biri çölyak hastasıdır. Çölyak hastalığı, doğal yapısında bulunan ve bir çeşit protein olan gluten maddesine bağışıklık sisteminin tepki vermesi ve bunun sonucunda ince bağırsakların zarar görmesi ve emilim işlevini yerine getiremeyecek duruma gelmesidir. İnce bağırsakların iç yüzeyini kaplayan villus yapılarının kısmen veya tamamen yok olması nedeniyle gıdalardan almamız gereken vitamin, mineral gibi yapıtaşları emilemez ve kana karışamaz. Bunun sonucunda da beslenme bozukluğu ve çölyak belirtileri ortaya çıkar. Çölyak hastalığının klasik belirtileri; geçmeyen, tekrarlayan ishal atakları, karın şişliği, çocuk ve bebeklerde kilo alımının durması, zayıflama, çocuklarda boy uzamasının durması, tedavi edilemeyen kansızlık, huy değişikliği, huzursuzluk, mızmızlıktır. Gluten; yaşamın birçok alanında temas edilebilecek yalnızca besinsel kaynaklarla değil, günlük hayatta oldukça sık karşılaşılabilecek bir proteindir. Tüm hastalıklarda uygulanan diyetlerde olduğu gibi glutensiz diyet tedavisi uygulanan hastaların da yaşam kalitelerini arttırabilmek aile bireyleri ile paylaştıkları sofralarında benzer diyet ürünleri yaparak çeşitliliği arttırmak lezzet ve görüntü yönünden de tatmin olmalarını sağlamak çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Uzman Diyetisyeni Aslan, “Çölyak hastalığı, genetik olarak yatkın bireylerde gluten tüketimiyle ve bazı çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Çölyak hastalığından korunmak için net olarak söyleyebileceğimiz bir önlem yok. Ancak bebekler gluten içeren besinlerle anne sütü aldığı dönemde tanışırsa bu risk azalacaktır. Bizim önerimiz bebek beslenmesinde gluten içeren tahılların anne sütü ile beslenirken altıncı ayda bebeğin diyetine sokulmasıdır. Çölyak hastalığı tedavisi için tek seçenek ömür boyu sürecek glutensiz diyettir. Çölyaklı olgular diyetlerine tam ve ömür boyu uymalıdırlar. Eğer diyet uyumuna ilişkin böyle bir sorun olursa olgularda hem bağırsağı hem de bağırsak dışı sistemleri ilgilendiren ek problemler ortaya çıkacaktır. Örneğin; kansızlık, kemik zayıflığı, özellikle erişkin kadınlarda tekrarlayan düşükler, kalp-karaciğer bozuklukları gibi. Daha ileriki yıllarda ise özellikle bağırsak kanserleri ve diğer kanser türlerine yakalanma riskinin arttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Türkiye’de sağlık güvence sistemleri çölyak hastalarına aylık olarak belirli bir miktarda maddi destek sağlamaktadır. Kasaplardan, marketlerden hazır kıyma almayın. Bazı kıyma makinalarında hazır köfte hazırlamak amacıyla ekmek de çekilebiliyor. Kesinlikle hazır mısır ekmeği alınmamalıdır. Gıdaların içerikleri çok iyi okunmalıdır. Teflon ve tahta mutfak malzemelerinin gözeneklerindeki gluten malzemeler ne kadar yıkansa da tam olarak temizlenemez. Bu yüzden bu malzemeler evin diğer fertleri için ayrılmalı ve çölyaklı bireyler için yeniden temin edilmelidir. Gluten gıda ve ilaç sanayinde kullanıldığı gibi kozmetik sektöründe de bu özelliklerinden dolayı dolgu maddesi olarak kullanılmaktadır. Günlük hayatımıza gıdalar ve ilaçlar dışında, dudak nemlendiricileri, kremler, güneş koruyucular, diğer kozmetik ürünler, makyaj malzemeleri, diş macunları, şampuan, saç kremi ve hatta sabunlarla da girmektedir. Kozmetikler, şampuanlar ve ev temizleyici maddelerde yer alan glutenin ağza kaçma riski olduğundan, bu malzemelerin glutensiz olanları seçilmelidir” dedi.

Konuşmaların ardından Üniversitemiz Öğretim Üyeleri, hasta yakınlarının sorularını cevapladı ve fuaye alanında bulunan glutensiz yemekler toplantıya katılanlara ikram edildi.

Etkinlik, Kırıkkale Cumhuriyet Meydanında yapılan çölyak hastalığı ile ilgili farkındalık yürüyüşü ile sona erdi.